Duygu durum alanına ait bir bozukluk olan bipolar bozuklukta kişi duygularını düzenleyemiyor, duyguların şiddetini ve hızını kontrol edemiyor. Bipolar bozuklukta cinsiyet ayrımı olmadığını belirten uzmanlar, “Her iki cinste de eşit oranda görünür. Ama bipolar bozukluğun içerisinde depresif dönem sıklığı kadınlarda daha fazla, mani dönem sıklığı da erkeklerde daha fazla yaşanır” dedi.
Bipolar bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği zaman ise intihara kadar gidebilen ciddi bir ruhsal hastalık. 30 Mart Dünya Bipolar Günü, tüm dünyada kendisinin de muhtemel bipolar bozukluğu olan ünlü ressam Vincent Van Gogh’un doğum gününde anılıyor. Dünyada her 100 kişiden 2 ila 5 kişiyi etkileyen bipolar bozukluk konusunda farkındalık yaratmak, hastaların ve yakınlarının yaşamlarına katkı sağlamak ve damgalamayı engellemek amaçlanıyor.
Duygular düzenlenemiyor
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, bipolar bozukluğun duygu durum bozukluğu olduğunu belirterek “Duygu durum alanına ait bir bozukluktur. Duyguları düzenleyememek, duyguların şiddetini ve hızını kontrol edememek olarak tanımlanabilir” dedi.
Bipolar bozukluğun iki ucu var
Hastalığın manik döneminde coşku, sinirlilik ya da hareketlilik, düşüncelerde hızlanma amaca yönelik aktivitede artış, uyku ihtiyacında azalma gibi belirtilerin yaşandığını belirten Prof.Dr. Kesebir, “Depresyonda ise bunun diğer ucu yani çökkünlük, üzüntü, moral bozukluğu karamsarlık daha önce keyif alınan şeylerden zevk almama, isteksizlik uyku sorunları iştahta değişiklik cinsel istekte değişiklik, dikkatte bilişsel alanda değişiklik gibi durumlar yaşanabilir” diye konuştu.
Bipolar bozuklukta cinsiyet ayrımı olmadığını ifade eden Prof. Dr. Kesebir, “Her iki cinste de eşit oranda görünür. Ama bipolar bozukluğun içerisinde depresif dönem sıklığı kadınlarda daha fazla, mani dönem sıklığı da erkeklerde daha fazla yaşanır” dedi.
“Bipolar bozukluğun en önemli özelliğinin iki kutuplu olmasıdır ama çok önemli bir özelliği daha var: Döngüsel ve ritmik” diyen Prof.Dr. Sermin Kesebir, “Mevsimsellik de o anlamda önemli, kadın erkek farkında da kadınlarda adet döngüsünün etkilenmesi, ya da gebelik lohusalık süreçlerinden etkilenmesi gibi durumlar söz konusu. Mevsimsellikle şu noktada karışabiliyor; bir yaşam olayı ya da bir stres faktörü hastalığı tetiklemişse onun yıldönümleri mevsimsellikmiş gibi görülebilir. Mevsimsellik bipolar hastalarının tamamında değil 5’te birinde görülüyor” dedi.
Kişilik özellikleri etkili
Bipolar bozukluğun oluşmasında üç etken olduğunu belirten Prof.Dr. Sermin Kesebir, bunları bireysel etkenler, hastalığın kendisiyle ilgili etkenler ve çevresel etkenler olarak sıraladı. “Bireysel etkenlerde bireylerin kişilik yapıları hastalığa daha yatkın. Hipertimik mizaç dediğimiz dışa dönük renkli özgüveni yüksek mizaç tipleri. Diğeri de siklotemik mizaç. Bu kişilk tipinde kişi daha melankolik ama güneşli melankolikler yani coşku ve hemen arkasından yine o mağrur içe dönük tarz. Bu tip kişiliklerde bipolar bozukluğu daha sık görüyoruz” dedi.
Ailede olması riski artırıyor
Psikiyatrik hastalıklar içinde genetik yükün en fazla olduğu bipoların ebeveynlerden birinde olması halinde çocukta görülme oranının %10 olduğunu belirten Kesebir, “Aile öyküsü çok önemli dış geçerlilik kanıtı ailede varsa görülme olasılığı artıyor. Anne babada varsa risk daha da artıyor. Bipolar bozukluk, psikiyatrik hastalıklar içinde otizmden sonra genetik riskin en yüksek olduğu hastalıklardan biri” dedi.
Yaşam olaylarının hastalığın ortaya çıkmasında tetiği çekmek anlamında önemli olduğunu ifade eden Prof.Dr. Sermin Kesebir, “Bir stresörle karşılaşmak bunun öncesinde çocukluk çağı travmalarından söz edilebilir özellikle duygusal kötüye kullanım, duygusal ihmalden kaynaklanabilir” dedi.
Bipolar bozukluğun bazı belirtileri olduğunu ifade eden Prof.Dr. Sermin Kesebir, “Kişi her zamankinden farklı bir şey yapıyorsa yani her insanın standart, herkesin bildiği bir yapısı vardır. Kişide bundan sapan durumlar ortaya çıkabilir. Kişiler arası ilişkiler bozulur, öfke ardından saldırganlık, bir tık ötesi alınganlık ve bir tık ötesi şüphecilik. Kişi bu dönemde her zaman umursamayacağı bir şeyden daha çok etkileniyor. Risk alıcı davranış artıyor. Rastgele cinsel ilişki, kontrolsüz alışveriş ya da gereksiz para harcama gibi daha sonra utanacakları pişman olacakları pek çok durum yaşıyor bu kişiler” dedi.
Hastalık ilerledikçe yaratıcılık azalıyor
Bipolar bozukluğun toplumda sanatçı hastalığı olarak görülmesine de değinen Kesebir, bu konu ile ilgili ise şunları söyledi: “Duygunun şiddeti fazlaysa birtakım yaratıcı süreçleri uyaracağını söyleyebiliriz. Birçok ressam ve yazarın da en önemli eserlerini hastalığın ilk evrelerinde depresif dönemde yaptıklarını görüyoruz. Ancak hastalık ilerledikçe yaratıcılık azalıyor.”
Tedavi yöntemleri
Bipolarda tedavi yöntemlerinden de bahseden Kesebir, hafif ya da orta şiddetteki olgularda ayakta tedavinin mümkün olduğunu belirterek “Ağır şiddetli olgularda yatarak tedavi gerekiyor. Kişinin sonradan pişman olacağı birtakım şeyler yapmasını, kendine ya da bir başkasına zarar vermesini önlemek adına yatarak tedavi büyük önem taşıyor. Yatarak tedavide farmako terapi uygulanıyor yani hastanın ilacını veriyoruz. Ayrıca somatik bir sağaltım yapacaksak TMU tedavisi ya da Elektrokonvülslf Tedavi (EKT) uygulanıyor” diye konuştu. // EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.