CİSED BAŞKANI CEM KEÇE: “TECAVÜZ SONRASI PSİKOTERAPİ ALINMASI GEREKTİĞİNE DAİR MESAJ TV DİZİLERİNDE YER ALMALI!”
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, cinsel suçların arttığı günümüzde Televizyonda cinsellikle ilgili topluma yanlış mesajlar verdiğini belirterek “Her yaştan ve her kesimden insanı ekran başına kilitleyerek izlenme rekorları kıran diziler, tecavüz, taciz ve şiddet sahneleriyle dolu. Dizilerin çoğunda çocukların cinsel istismar gördüğü, küçük kızların evlendirildiği olaylar normalmiş gibi anlatılıyor. Üstelik bu travmaları yaşayan kahramanlar için normal hayatta olması ve almaları gereken “zorunlu olan psikolojik tedavi” kısmınaysa hiç değinilmiyor. Dolayısıyla da taciz, tecavüz ve tüm cinsel suçların, çocuk gelinlerin olağan olduğu, bunların suçlularının cezalandırılmasına, mağdurlarının da tedavi edilmesine gerek olmadığı mesajı veriliyor” dedi.
“DİZİLER TOPLUMDA YANLIŞ VE SAPKIN BİR ALGININ OLUŞMASINA YOL AÇIYOR”
Dizilerde cinselliğin ve cinsel suçların gerçekte olması gerektiği gibi anlatılmasının şart olduğunu vurgulayan Keçe, “Dizilerin büyük çoğunluğu toplumu tecavüz, taciz gibi cinsel şiddet öğeleri ve çocukların zorla evlendirilmesi gibi travmaların bombardımanına tutuyor. Hemen hemen her dizide görülen bu travmalarda mağdurların intihar ettiği ya da öldürüldüğü veya tecavüzcüsüyle evlendirildiği gösterilirken, aslında olması gereken, mağdurun psikolojik tedavi ve destekle yaşama döndürülmesinin ve suçlunun cezalandırılarak tecavüz ve tacizin suç olduğu vurgusunun yapılmıyor olması toplum açısından büyük bir tehlike... Ekrandan insanların bilinçaltına kazınan bu mesajlarla, toplumda yanlış ve sapkın bir algının oluşmasına neden olan bu diziler, aynı zamanda adalet kavramının aşınmasına yol açıyor” dedi.
“DİZİLERDE CİNSELLİK VE CİNSEL SUÇLAR DOĞRU ANLATILMALI”
Keçe, medyanın insanların psikolojileri ve algıları üzerinde son derece büyük bir etkisi olduğuna dikkat çekerek, izleyicilerin büyük bir çoğunluğunun özellikle de çocukların ekranda gördüklerini gerçek hayatla bağdaştırdıklarını ve bir süre sonra da gerçek olarak algıladıklarını ifade etti. Keçe, “Birçok kişi ekrandaki karakterlerle kendini özdeşleştirir. İşte bu kadar önemli bir gücün topluma cinsellik ve cinsel suçlarla ilgili aktaracağı mesajları doğru bir şekilde vermesi gerekir. Cinsel suçlar, suçun onaylandığı ve meşrulaştırıldığı eksenden çıkarılarak insan hakları bağlamında doğru bir şekilde aktarılmalı, yol açtıkları travmaların tedavi yolları konusunda toplum bilinçlendirilmelidir” dedi. Keçe, ayrıca cinsellikle ilgili mesajların erotizm ve cinsel eylem odağından çıkarılarak cinselliğin ayıp, günah yasak olmadığının, insan sağlığının ayrılmaz bir parçası olduğunun anlatılması, cinsel sorunların tedavisinde cinsel terapi, psikoterapi, aile ve evlilik terapileri gibi psikolojik yardım alma seçeneklerinin vurgulanması gerektiğini söyledi. “Toplumumuzda birçok evliliği bitiren, aldatmalarının nedeni olan ve insanların yaşam kalitelerini düşüren cinsel işlev bozuklukları, erken boşalma, vajinismus gibi cinsel sorunlara dizilerde yer verilmiyor. Örneğin, ülkemizde cinsel tedavi kliniklerine başvuran her on kadından birinde görülen vajinismus sorunu olan bir kadının dramını ve tedavi süreçlerini konu alan veya erken boşalma ya da iktidarsızlığı nedeniyle psikolojisi bozulan bir adamın acılarından cinsel terapiyle kurtuluşunu anlatan bir dizi çekilebilir” dedi.
“TELEVİZYON SOSYAL SORUMLULUĞUNU UNUTMAMALI”
Toplumsal kültürün oluşması ve değişmesinde ilk ve en önemli araçlardan biri olan televizyonun insanlar üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan Keçe, “Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek herkes mutlaka gününün bir kısmını televizyon karşısında geçiriyor ve sorumsuzca yapılmış programların olumsuz etkilerine maruz kalıyor” dedi. Keçe, “Özellikle sabah akşam yayınlanan ve insanları kendilerine tutkun hale getiren dizilerde amaç yalnızca zaman geçirmek ya da eğlendirmek olmamalı. Yapımcılar ve yayıncılar ekranlarda sunduklarının insanlar üzerindeki büyük etkisinin farkında olarak ve televizyonun aynı zamanda bir iletişim, kültür ve eğitim aracı olduğunun bilinciyle yayın yapmalıdırlar. Televizyon halkı bilinçlendirme, bilgilendirme ve doğruya yönlendirme sosyal sorumluluğunu unutmamalı” dedi./ EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.