Türkiye’nin 30 büyük şehrine birer milyonluk yaşayan kütüphane yapmak istediklerini dile getiren Kültür ve Turizm bakanlığı Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, “Türkiye Mevlana’dır, Türkiye Yunus Emre’dir, Türkiye Hacı Bektaş-ı Veli’dir, Türkiye Cemil Meriç’tir, Türkiye Necip Fazıl Kısakürek’tir diyecek işlere imza atmamız lazım.” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının Birim Amirleri ve İl Müdürlerine yönelik olarak Gölbaşı Vilayetler Evinde düzenlenen değerlendirme toplantısında konuşan Bakan Yardımcısı Yayman, Türkiye’yi 2023 yılında evrensel standartlarda kültür sanat faaliyetleri yapan bir ülke haline getirmek istediklerini söyledi.
Sen ben yok biz varış düsturu ile hedeflerini birlikte gerçekleştireceklerini kaydeden Bakan Yardımcısı Yayman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2023 yılına ilişkin olarak konulan 50 milyon turist, 50 milyar dolar turizm geliri hedefini gerçekleştirebileceklerini, 2023 hedeflerine yönelik hiçbir mazereti asla kabul etmediklerini belirtti.
Türk mutfağının dünyada beğeni topladığına da değinen Hüseyin Yayman, 15 bin yıllık Türk mutfağının bir hikâyesi olduğuna vurgu yaparak, müzelerimizi, kütüphanelerimizi, sinemamızı ve musikimizi her düzeyde anlatmamız gerektiğine işaret etti.
Hayallerimizi Beraber Gerçekleştireceğiz
“Bizim ömrümüzden uzun hayallerimiz var. Bu ülkenin ağıcını, kitabını, kütüphanelerini, sanatçılarını, dağlarını, ırmaklarını, insanını, taşını toprağını seviyoruz.
15 Temmuz sonrası milletimizin bu âlicenap ruhunu gördükten sonra bizim büyük Türkiye ruhunu elbirliği ile bareber ayağa kaldırmamız gerektiği konusunda daha fazla iyimser oldum.
‘Sen Ben Yok Biz Varız’ sözü aslında son seçimde bir slogan olarak kullanıldı ama bunun aslında bir hikâyesi var.
Hatay biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti devletine katıldığında misak-ı millî sınırları içerisindeydi ve sonradan katıldı 1938 yılında. Hatay Türkiye’ye katılırken Türk askerini karşılayan Hataylıların elinde bir pankart vardı. Koca bir pankartı kaldırmışlardı ellerinde ve o pankartta şu yazıyordu: ‘Sen Ben Yok Biz Varız’
Hatay Türkiye’ye katıldığında bu ruh ile katıldı ve ruh ile bir araya geldi kardeşlerimiz, dostlarımız. Şimdi işte bizde bunu söylüyoruz sürekli. Sen ben yok biz varız ve beraber yapacağız diyoruz. Bu ömrümüzden uzun hayallerimizi beraber gerçekleştireceğiz inşallah.”
Bizim İçin Herkes Çok Değerlidir
“Biz insanı eşref-i mahlukat olarak görüyoruz. Sayın Bakan’ımız Nabi Avcı Bey’in bir ilim adamı olarak, bir bilim adamı olarak, fikir adamı olarak, entelektüel olarak bu konulara yaklaşımını biliyorsunuz. Sayın Bakan’ımız gerçekten filazof gibi bir adamdır ve insana çok değer veren birisidir. Biz de onun takımında olan, onunla aynı yerde çalışan insanlar olarak bizim de prensibimiz budur. Beyan esastır ve herkes çok değerlidir. Biz sizlerin düşüncelerinizi, hayallerinizi, biz sizin üpopyalırınızı çok önemli buluyoruz.”
Davadaşlığımız Büyük Türkiye Ruhudur
“Sizler bu Bakanlığa ömrünüzü vermiş insanlarsınız. Çocuklarınızdan, ailelerinizden daha çok bu Bakanlığın dertleriyle dertlenmişsiniz. O anlamda biz bunları sizlerle beraber yapacağız. Ne yapacaksak beraber yapacağız. Bunu takımdaşlıkla, duygudaşlıkla, davadaşlıkla yapacağız. Davadaşlığımız büyük Türkiye Ruhudur. İnşallah biz bu büyük Türkiye’yi beraberce kurmak, ilerletmek maksadıyla gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız.”
Benim Dâhilim Nedir Ki Düşüncesini Asla Kabul Etmiyoruz
“Her yerde anlattığım bir Zümrüd-ü Anka hikâyesi var. Phoenix kuşu kuşların bilgesi ve kuşların sultanı olarak bilinen bir kuşun hiyayesi. Küllerinden yeniden doğan o bilge kuşun hikâyesi şudur: Bir gün kuşlar kendi aralarında konuşurlarken diyorlar ki; bu Zümrüd-ü Anka kuşundan bahsediyorlar, bu bilge kuştan bahsediyorlar, nerede yaşıyor biz bunun peşine düşelim diyorlar ve bu kuşu kaf dağının ardında aramaya başlıyorlar. Milyonlarca kuş yola çıktığında bir kısmı eşini özlüyor dönüyor, bir kısmı çocuklarını özlüyor dönüyor, bir kısmı sıcak yatağını özlüyor dönüyor, ben bu kadar uçamam, bu kadar açlığa, susuzluğa, meşakkate dayanamam diyor ve geri dönüyor. Papağan kuşu aynanın karşısına geçip güzel kanatlarını, güzel gagasını izlemeyi özlüyor geri dönüyor. Balıkçı kuşu bataklığındaki keyiflerini özlüyor geri dönüyor.
Kuşlar bir rivayete göre 7, bir rivayete göre, 70, bir rivayete göre de 700 yıl uçtuktan sonra ve aşk, marifet, hikmet, sabırdan oluşan 7 vadiyi aştıktan sonra kaf dağı olarak rivayet ediyen yere geliyorlar. Orada yaşlı bir pirifâni insanı, kuşu gördüklerinde Zümrüd-ü Anka’yı soruyorlar. O bilge kuş da öyle bir kuş olmadığını söylüyor. Siz eğer bu kadar meşakkati, zorluğu, vadileri, nefis ve hevanızı aşarak, bu kadar çileye katlanarak buraya geldiyseniz Zümrüd-ü Anka sizsiniz diyor.
İşte kim var deyi sorulduğunda sağına soluna bakmadan ben varım diyebilmektir önemli olan. Benim dâhilim ne ki düşüncesini asla kabul etmiyoruz.
‘Sen Ben Yok Biz Varız’ anlayışı ile Bakanlığımızı hep ileri götürmek istiyoruz. Hep bir adım daha istiyoruz, hep daha güzel hizmetlere vesile olmak istiyoruz.”
Kültür Sanat Alanında Eksiklerimiz Var
“Türkiye’de kültür ve sanat alanında çok büyük eksiklerimiz var ve bize çok büyük sorumluluk düşüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi ‘Cumhuriyetimizin temeli millî kültürdür.’
Kültür, sanat, sinema, folklör, musiki olmadan bir medeniyetin kalkınması mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı’mızın, Başbakan’ımızın gösterdiği hedefler doğrultusunda inşallah 2023 yılında Türkiye’yi evrensel standartlarda kültür sanat faaliyetleri yapan bir ülke haline getirmek istiyoruz.
Türkiye Mevlana’dır, Türkiye Yunus Emre’dir, Türkiye Hacı Bektaş-ı Veli’dir, Türkiye Cemil Meriç’tir, Türkiye Necip Fazıl Kısakürek’tir diyecek işlere imza atmamız lazım.”
30 Büyük Şehre Birer Milyonluk Yaşayan Kütüphane Yapmak İstiyoruz
“Kültürel Kalkınma Planımız çerçevesinde inşallah 30 büyük şehre, birer milyonluk kütüphaneler yapmak istiyoruz. Yaşayan kütüphaneler yapmak istiyoruz. Bunun söylemi bile insanlarda bir heyecan, mutluluk, sevinç yaratıyor. Kitap, kahve kokusunun, çocuk seslerinin yan yana geldiği yaşayan mekânlar yapmak istiyoruz.
Bizim temel prensibimiz yerel yönetimlerle her düzeyde işbirliği yapmaktır. Birlikte yapacağız ve kütüphaneleri yaşayan mekânlar haline getireceğiz.”
15 Bin Yıllık Türk Mutfağının Bir Hikâyesi Vardır
“Müzeler Türkiye’nin softpower’ını bence temsil ediyor. Dünyanın en büyük mozaik müzesi Gaziantep’te ve Hatay’dadır.
Türk mutfağına dünyanın bir ilgisi var. Çünkü Türk mutfağının bir hikâyesi vardır. Bu mutfak 15 bin yıllık bir mutfaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde hem Hititlilerin hem Urartuların hem Friglerin hem Lidyalıların hem Selçukluların hem Osmanlıların hem Emevilerin hem Arapların. Hem Ermenilerin, hem Yahudilerin hem Hristiyanların hem Müslümanların aynı şehirde aynı mutfakta bir yemeğini bulamazsınız. Ama bizde var.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi bence dünyanın en güzel müzelerinden bir tanesidir. Bizim müzelerimizi, kütüphanelerimizi, sinemamızı ve musikimizi her düzeyde anlatmamız lazım.”
Öğrenilmiş Çaresizliği Kabul Etmiyoruz
“Öğrenilmiş çaresizlik var. Bazı arkadaşlarımızla görüştüğümüzde ben bu Bakanlığa ömrümü verdim ama bu gerçekleşmez diyorlar. Bunun kavramsal tanımı öğrenilmiş çaresizliktir. Bunu asla kabul etmiyoruz. Gerçekçiyiz imkânsızı istiyoruz.
Cumhurbaşkanı’mız bize Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 50 milyon turist ve 50 milyar dolar turizm geliri hedefi koyduysa biz bunu yapabiliriz.
Bizim sadece hayal kurmamız gerekiyor. Olmaz cevabını kabul etmiyoruz. Hayır cevabını literatürümüzden çıkartacağız. Zor ama zaman alacak. Yapabiliriz, gerçekleştirebiliriz yeter ki biz bu takımdaşlığımızı geliştirelim.”
//EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.