25 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara-1°C

KARDEŞLERİMİZ İÇİN GÜÇLÜ KALMAK ZORUNDAYIZ

35. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, devletimize sınır çizebiliriz, ama şu gönlümüze sınır çizemeyiz.

Kardeşlerimiz İçin Güçlü Kalmak Zorundayız

20 Ocak 2017 Cuma 09:51

35. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, devletimize sınır çizebiliriz, ama şu gönlümüze sınır çizemeyiz. Çünkü tarih bize bunu emrediyor. Bu gönlün içinde Suriye, Irak, Myanmar ve Türkistan’daki mağdur kardeşlerimiz de var; Bosna, Afrika ve Avrupa'nın dört bir yanındaki mazlum kardeşlerimiz de. Milletimiz bunca saldırıya rağmen hâlâ dimdik ayakta ise, gönül sınırlarımızın içindeki yüz milyonlarca kardeşimizin duası, sevgisi, teşviki sayesindedir” dedi.

Çanakkale, Edirne, Erzincan, Eskişehir, İstanbul, Kahramanmaraş, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Konya, Malatya, Manisa, Trabzon ve Uşak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı.

Anayasa değişikliği vesilesiyle, Türkiye’nin yönetim sisteminin tartışıldığı bir dönemde yaptıkları toplantının önemli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, son 150 yılının yönetim tartışmalarıyla geçtiğine işaret ederek, “Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, Cumhuriyet’in ilanından çok partili siyasi sisteme kadar pek çok yol ve yöntem denenmiş ancak arayış bir türlü bitmemiştir. Bu arada yaşadığımız pek çok darbeyi, darbe girişimini, vesayet baskılarını da unutmamak gerekiyor. Bu da, ortada yerli yerine oturmayan, eğreti duran, milleti mutmain etmeyen bir duruma işaret ediyor. Türkiye’nin gündeminde olan Anayasa değişikliğiyle yöneldiği yeni sistem arayışı, işte bu ihtiyacın bir neticesidir” diye konuştu.

“GÖNLÜNÜ MİLLETİMİZDEN AYIRAN HİÇ KİMSENİN BU TOPRAKLARDA BAŞARILI OLMASI ŞANSI YOKTUR”

Anayasa değişiklik teklifi ile ilgili TBMM’deki sürecin tamamlanmasının ardından, konunun milletin huzuruna getirileceğini, herkesin izah ve itirazını millete yapacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gücünü halktan alan ve halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak gören bir Cumhurbaşkanı olarak özellikle kritik dönemlerde muhtarlarımız aracılığıyla milletimden aldığım mesajlara büyük önem veriyorum. İl ziyaretlerim sırasında da her fırsatta vatandaşlarımla doğrudan doğruya iletişim kurmaya, onların hissiyatlarını, düşüncelerini, tavsiyelerini, eleştirilerini dinlemeye gayret gösteriyorum. 40 yıllık siyasi hayatım, özellikle de son yıllarda yaşadığım hadiseler bana şunu göstermiştir: Gönlünü, gözünü ve kulağını milletimizden ayıran hiç kimsenin bu topraklarda başarılı olması, kök salma şansı yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı anda hem terör, hem ekonomi cephesinde mücadele ettiklerini, hem yurt dışı operasyonlarını sürdürüp hem uluslararası saldırılara karşı direndiklerine işaret etti ve şunları ekledi: “Esasen yaşadığımız sorunların hiçbiri bize mahsus olmamakla birlikte bizi diğer ülkelerden ayıran çok önemli farklar vardır. Mesela terör, tüm dünyanın sorunu olmakla birlikte tüm terör örgütlerinin hedef aldığı tek ülke Türkiye’dir. Bölgemizdeki ülkelerin hepsi de iç sorunlarıyla uğraşıyor, ama maruz kaldığı çok yönlü kuşatmaya rağmen dimdik ayakta durabilen, kendi yolunda yürümeye devam edebilen tek ülke yine Türkiye’dir. Küresel ekonomik kriz, gelişmiş ülkeler dâhil herkesi etkilerken, Türkiye yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen mali disiplininden taviz vermemiş, büyümesini belli bir çıtanın altına düşürmemiştir. Ne darbe teşebbüslerine, ne kaos senaryolarına eyvallah etmeyen bu ülkenin öyle birkaç fiskeyle yıkılmayacak ulu bir çınar olduğunu cümle alem görmüştür.”

“TÜRKİYE’NİN BUGÜN BULUNDUĞU YERİN ARKASINDA 2 BİN YILLIK DEVLET GELENEĞİ VAR”

Türkiye’nin bugün bulunduğu yere 2 ayda gelmediğini; arkasında 2 bin yıllık devlet geleneği, 1400 yıllık medeniyet müktesebatı ve coğrafyasında 1000 yıllık varlığı olduğunu, en son ve en genç devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin 93 yılı geride bıraktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz böyle bir devletiz. Biz göçebe devleti değiliz, kökü mazide olan bir ati devletiz. Bugün sahip oldukları güce, imkâna, zenginliğe güvenerek dünyaya meydan okuyanlar, yarın mevsim değiştiğinde ayakta kalabilecekler mi hep birlikte göreceğiz. Kardeşlerim, dünya tarihinde zulümle büyüyen çoktur, ama zulümle abat olan hiçbir ülke, hiçbir toplum, hiçbir lider yoktur. Ne diyor atalarımız? ‘Zulümle abat olanın ahiri berbat olur’ diyor. Biz büyüklerimizden ‘haksız davada zirve olmaktansa, haklı davada zerre olmayı’ öğrendik; bizim farkımız bu. Onun için bugün yaşadığımız sıkıntılar, evet canımızı yakabilir. Ama asla bizim için yıkım sebebi olmaz, olmayacaktır” şeklinde konuştu.

Şehitliğin ve gaziliğin büyük bir mertebe olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gece kendisine ulaşan bir şikâyet üzerine bir gaziyi aradığını, gazinin kendinden istenen evrakları ilgili makamlara götürmesine rağmen kaymakamlık tarafından işleme konmadığını veya ağırdan alındığını söylediğini aktardı ve devamında ilgili kaymakamlığa hitaben şöyle konuştu: “O gazi kendini niçin feda etti? Bu vatan için feda etti. Köprünün üzerine niçin yürüdü? Bu vatan için yürüdü, bu millet için yürüdü. Eğer sen şimdi o makamda varsan, o gazi sebebiyle varsın, haddini bileceksin. Haddini bilmediğin zaman da haddini sana bildirirler, bunu da bileceksin. Nitekim İçişleri Bakanıma da söyledim, öyle zannediyorum ki gereği yapılacaktır. Niye? Çünkü bizim şehitlerimize olan borcumuz farklıdır, gazilere olan borcumuz farklıdır ve bizler bunun gereğini aksatmadan yerine getirmek durumundayız.”

“HAYAT TARZI VE İDEOLOJİK FARKLILIKLAR ÜZERİNDEN TOPLUMDA BİR ÇATLAK OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDI”

‘Sizin hayır gördüklerinizde şer, şer gördüklerinizde hayır olabilir’ mealindeki ayeti kerimeyi hatırlatarak, “Bu ilahi kelama uygun şekilde ülkemizin son yıllarda ardı ardına yaşadığı sıkıntıların sebep olduğu kayıpların aynı zamanda yeni bir doğuşun, yeni bir yükselişin de habercisi haline dönüştüğüne inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin; Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarından bu yana ilk defa, istiklalini ve istikbalini koruma konusunda bu derece kararlı, bu derece metanetli, bu derece fedakâr bir tutum içinde olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini bozmaya yönelik her provokasyonun, tam tersine milletin dayanışmasını daha da güçlendirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gezi olaylarıyla, hayat tarzı ve ideolojik farklılıklar üzerinden toplumda bir çatlak oluşturulmaya çalışıldığını; ancak kısa sürede oyunun deşifre oldu ve provokatörlerin ortada kaldığını söyledi.

17-25 Aralık Emniyet-yargı darbe girişiminde hukuk üzerinden, adalet duygusu üzerinden saldırı başlatıldığına, bölücü terör örgütünün çukur eylemleriyle bir bölgedeki vatandaşların devletten koparılmaya, diğer bölgelerdeki vatandaşların da kışkırtılmak istendiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Batının bu terör eylemlerini desteklediğini hatırlattı ve “Ey Batı, ya siz bunları savundunuz, siz bunların arkasında durdunuz, bunların yanında yer aldınız. Sizin bu dünyada özgürlük diye bir derdiniz yok, bir sıkıntınız yok, özgürlük bu değil. Özgürlük bu insanlara insanca yaşama erdemini huzurlarına getirmektir, biz onun mücadelesini veriyoruz” şeklinde konuştu.

“MİLLÎ İRADE, KENDİ TEMSİLCİLERİNİN YANINDA GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEDİ”

Ne yaparlarsa yapsınlar, biz inandığımız, bildiğimiz yolda halkımızın, vatandaşımızın efendisi olarak değil, hizmetkârı olarak bu yolda hizmete devam edeceğiz. Ne inanç özgürlüğüne, ne fikir özgürlüğüne, ne düşünce özgürlüğüne bu ülkede asla bugüne kadar yasak gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir.” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir yerde bu oyuna gelmeyen milletimiz, terör örgütüne tarihinin en büyük darbesini vuran devletine güvendi, onun yanında yer aldı. Mahalli iradeler seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde farklı neticeler elde ederek siyasi kaos çıkarma hesapları yapıldı. Millî irade kendi temsilcilerinin yanında gerçekten güçlü bir duruş sergiledi. 7 Haziran ve 1 Kasım milletvekili seçimleri arasındaki dönemde Türkiye’ye siyasi belirsizlik üzerinden diz çöktürmek isteyenler çıktı. Milletimiz aldığımız destekle biz buna da izin vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi, tüm bu başarısızlık zincirini kırmak için yapılan en cüretkâr, en pervasız ataktı. Hamdolsun milletimizi cesareti, kahramanlığı, dirayeti ve kararlılığıyla bu ihaneti gördü ve onu da başarısızlığa uğrattı. Ben bu milletle gurur duymayacağım, onur duymayacağım da kimle gurur duyacağım?”

Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca bir terör hattı oluşturarak tarihi ve geleceğiyle irtibatını kesmenin hesabı içine girildiğinin, bunun üzerine Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı operasyon başlattıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürütülen mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceğini açıkladı ve  “Irak’ta benzer oyunların hazırlıkları içindeler. İşte Sayın Başbakanımız bakanlarımızla bir Irak ziyareti yaptılar. Birçok şeyler konuşuldu, görüşüldü, temennim odur ki bundan sonraki süreçte Irak’ta da bu tür şeyler olmaz” dedi.

“BAŞIMIZA ÇORAP ÖRMEYE KALKANLAR, KENDİ BAŞLARINA ÖRDÜKLERİ AĞIN FARKINDA DEĞİL”

“DEAŞ denilen, YPG denilen örgütlere verilen gizli-açık desteğin paratoner gibi dünyadaki tüm teröristleri, tüm sapkın tipleri bölgemize ve ülkemize çekmelerinden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Kimler tarafından yapıldığını da çok iyi biliyoruz.” görüşlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında çok kısa bir sürede bitebilecek El Bab operasyonunun bu kadar uzamasının gerisindeki sebeplerin de farkında olduklarını dile getirdi ve “Herkesin bir hesabı varsa, bu milletin, bu ümmetin, hepsinden önemlisi Allah’ın da bir hesabı vardır. Bizim başımıza çorap örmeye kalkanlar, kendi başlarına ördükleri ağın farkında değiller. Atalarımızın dediği gibi, ‘keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner.’ İnşallah bu kirli hesabın döneceği günler de yakındır, hiç endişe etmeyin” diye ekledi.

“DEVLETİMİZE SINIR ÇİZEBİLİRİZ AMA GÖNLÜMÜZE SINIR ÇİZEMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünyada yaşanan çatışmaların özünde şüphesiz ki güç mücadelesi vardır. Haklı da olsanız, bunu hayata geçirebilmek için güçlü olmanız gerekiyor. Biz, bu coğrafyada, önce Selçuklu’yla, ardından Osmanlı’yla, tarihte eşine ender rastlanır büyüklükte ve güçte devletler kurduk ve yönettik. Hala bu coğrafyada yaşıyor, itibarımızı koruyor olabilmemizi, gücümüzü zulme dönüştürmememize, herkese ve her kesime adil davranabilmemize borçluyuz. Cumhuriyet döneminde de, geçmişte yaşanan kimi sıkıntılara rağmen, özellikle son dönemde, bu kuşatıcı, herkesi kucaklayan yönetim anlayışımızı sürdürdüğümüze inanıyorum. Hep söylediğim bir söz var, burada da tekrar edeceğim; bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Fiziki sınırlarımızı 81 vilayetimizle, 780 bin kilometrekare vatan toprağımızla ve yurt dışındaki vatandaşlarımızla beraber şu anda aslında bizim 83,5 milyon nüfusumuz var, buraya ulaştık, ama gönül sınırlarımızı hududu yoktur. Rahmetli Abdürrahim Karakoç ne güzel söylüyor: ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken / Bizim ile kar geliyor gardaşım. / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.’ Evet, biz devletimize sınır çizebiliriz ama gönlümüze sınır çizemeyiz. Çünkü tarih bize bunu emrediyor, Allah bize bunu emrediyor. Bu gönlün içinde Suriye’deki, Irak’taki, Myanmar’daki, Türkistan’daki mağdur kardeşlerimiz de vardır, Bosna’daki, Afrika’nın ve Avrupa’nın dört bir yanındaki mazlum kardeşlerimiz de vardır. Milletimiz bunca saldırıya rağmen hala dimdik ayakta ise, gönül sınırlarımızın içindeki yüz milyonlarca kardeşimizin duası, sevgisi, teşviki sayesindedir. Hem kendimiz, hem de gözünü ve gönlünü bize çevirmiş kardeşlerimiz için güçlü olmak, güçlü kalmak zorundayız.”

“YATIRIMLARI ENGELLEMEK, YATIRIMCILARI ÜRKÜTMEK İÇİN HER FIRSAT KULLANILIYOR”

Terör örgütlerine karşı verilen mücadelede verilen kayıplara değinen ve döviz kuru üzerinden Türkiye ekonomisine yapılan saldırıya, tüketici ve üreticilerin tedirgin edilerek ekonominin yavaşlatılması için başvurulan yollara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yatırımları engellemek, yatırımcıları ürkütmek için her fırsat kullanılıyor. Avrupa Birliği başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş ülkemize karşı haksız ithamlar yöneltiyor, tavırlar ortaya koyuyor. Daha müttefik dediğimiz, stratejik ortak dediğimiz ülkelerin yalanlarını, ikiyüzlülüklerini, riyakârlıklarını, husumet derecesine varan tutarsızlıklarını saymıyorum bile. Ama bugün buradan tekrar söylüyorum; ne raporu hazırlarsanız hazırlayın, bizim raporumuzun sahipleri buradadır. Hans’ın, George’un, şunun-bunun hazırladığı raporlar bizi bağlamaz. Bizi Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin, Fatma’nın hazırlığı raporlar bağlar; olay budur” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE, SAVUNMA DURUMUNU TERK EDİP HÜCUM POZİSYONUNA GEÇMİŞTİR”

Her yerden saldırıldığında Türkiye’ye diz çöktürüleceğinin, Türk milletinin pes edeceğinin sanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin buna cevabının ‘tek bayrak, tek vatan, tek devlet ve tek millet’ söylemi olduğunu söyledi ve sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Biz bu dört ilkeye sahip çıktığımız sürece Allah’ın yardımıyla ülkemizi ve milletimizi tökezletecek, yere yıkacak hiçbir güç yoktur. Bu ülkeyi etnik köken üzerinden bölemediler, mezhep üzerinden bölemediler, meşrep üzerinden bölemediler, terör örgütleri üzerinden parçalayamadılar, ekonomi üzerinden yıkamadılar. Artık atacak kurşunları kalmadı. Bundan sonra sıra bizde. Bir kez daha ilan ediyorum; Türkiye savunma durumunu terk edip hücum pozisyonuna geçmiştir. Kimsenin gelip ülkemizde bizi terörle, ekonomiyle, ihanet çeteleriyle hırpalamasına izin vermeyeceğiz. Tehdidin kaynağı neredeyse gidip orada yılanın başını ezmekte kararlıyız, bunu böyle bilin. Suriye’deki operasyonlarımızla buna başladık. Terör örgütleriyle mücadelemizi artık bu anlayışla yürütüyoruz. Irak’taki gelişmelere aynı yaklaşımla müdahil olacağız. ‘Türkiye’nin yanında olmayan karşısındadır’ prensibiyle mücadele alanımızı genişleteceğiz. Bizi gömmeye çalışanlara cevabımızı bayrağımızı en yükseğe dikerek, ezanımızı en gür sedayla okuyarak, birliğimizi beraberliğimizi güçlendirerek vereceğiz. Hiç kimse merak etmesin, Türkiye bunu başarabilecek güce, imkâna, azme, kararlığa sahiptir.”

Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanlığı Külliyesini teşriflerinden dolayı muhtarlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlardan görev yaptıkları köy ve mahallelerdeki vatandaşlara selam ve muhabbetlerini götürmelerini isteyerek sözlerini tamamladı. // EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.