SAHADA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
9. Büyükelçiler Konferansı’na katılan Büyükelçilerle öğle yemeğinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda, maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon ortaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum.
11 Ocak 2017 Çarşamba 08:50
9. Büyükelçiler Konferansı’na katılan Büyükelçilerle öğle yemeğinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda, maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon ortaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Millî güvenliğimizi ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya kesinlikle devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı’na katılan Büyükelçiler onuruna Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yemek verdi.
Türkiye’nin yurt dışında ve merkezde görevli büyükelçilerinin katılımlarıyla gerçekleşen yemekte yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, geleneksel hâle gelen ve hariciye teşkilatlarının yanında diğer kurum ve kuruluşlar için de geniş bir istişare zemini oluşturan Büyükelçiler Konferansı’nın hayırlara vesile olması dileğinde bulundu.
“2023 YILI BİR MİHENK TAŞIDIR”
Bu yıl konferans için belirlenen temayı son derece isabetli bulduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Binlerce yıllık devlet geleneğine sahip milletimiz için, Cumhuriyetimizin 100. Yıl dönümünü kutlayacağımız 2023 yılı bir mihenk taşıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 için büyük ve iddialı hedefler ortaya koyduklarını belirterek, bu hedefler doğrultusunda da emin adımlarla ilerlediklerini kaydetti.
2023’ün aynı zamanda Türkiye’yi 2053 ve 2071 vizyonuna taşıyacak bir sıçrama noktası olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyadaki ve bölgemizdeki tüm sıkıntılara, tüm badirelere rağmen bu hedefleri ulaşılabilir görüyor, adeta bir ‘millî seferberlik ruhuyla’ gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023’ün, 1523’te Reis-ül Küttablığın tesisiyle temelleri atılan Hariciye Teşkilatı’nın kuruluşunun da 500. sene-i devriyesi olduğunu ifade etti.
“HARİCİYEMİZE, ÖNEMLİ MESULİYETLER DÜŞÜYOR”
Türkiye’nin diplomatik kabiliyetine hayran kalan çevrelerin, bu köklü ve rafine birikimini örnek aldıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde sizlerin de, bir nakkaş hassasiyeti isteyen; özünde bilgi, kabiliyet, fedakarlık ve özgüven gerektiren ve vazifenizi icra ederken, 5 asırlık Hariciye, 2 bin 200 yıllık da devlet geleneğimizin getirdiği o birikimle hareket edeceğine inanıyorum. Şüphesiz, Hariciyemize, ülkemizin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi, küresel ölçekte bir aktör olabilmesi noktasında gerçekten önemli mesuliyetler düşüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dış politika vizyonunu hayata geçiren TİKA, YTB, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Anadolu Ajansı gibi kuruluşlarının da bu süreçte hayati roller üstlendiğini belirterek, “İnşallah önümüzdeki 6 yılı en güzel, en verimli şekilde değerlendirerek, el birliği içinde çalışarak hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Geçen yıl gerçekleştirilen Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen yemekte yaptığı konuşmayı anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye aleyhine çalışan odaklar arasında FETÖ’ye ayrı bir yer verdiğini, bu şer şebekesinin, diğer terör örgütlerini geride bırakan bir ihanet çizgisine sahip olduğunu hatırlattı.
“15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ; EN SİNSİ VE EN BÜYÜK İHANETTİR”
15 Temmuz gecesi yaşananların kendilerini haklı çıkardığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişimi, elbette tarihimizde devlete ve millete yapılmış ilk ihanet değildir. Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları itibariyle bu darbe girişimi en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir. Himmet, hizmet, diyalog ve eğitim diyerek devletimiz içinde örgütlenen, takiye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü, evlatlarını gasp eden bu çete, tarihimizin en alçak terör eylemini gerçekleştirmiştir. Her şey zıddıyla kaim… İhanet ne kadar büyükse, onun karşısında milletin kıyamı da bir o kadar azametli oldu.15 Temmuz gecesi kadını-erkeği, genci-yaşlısı, her görüşten, her hayat tarzından insanıyla tüm Türkiye adeta şaha kalktı. O gece milletimiz canı pahasına iradesine, hükûmetine, devletine sahip çıktı ve bu alçak darbe girişimini boşa çıkardı” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da 29’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesi etrafında olmak üzere 248 vatan evladının darbeciler tarafından şehit edildiğinin altını çizdi.
“MİLLETİMİZ, CANINI HİÇE SAYARAK DEMOKRASİYİ SAVUNDU”
2 bin 193 vatandaşın yaralandığını ve gazi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi iddianameler tamamlandıkça, ifadeler, itiraflar geldikçe hem ihanetin büyüklüğünü, hem de milletin ortaya koyduğu mücadeleyi daha iyi anlıyor, çok daha iyi görüyoruz. Ülkemiz böyle bir badireyi atlattığı için ne kadar şükretsek az… Dünyaya örnek olacak bir demokrasi destanı yazdığı için milletimizle ne kadar iftihar etsek de az… Ben, şahsen böyle aziz bir milletin evladı olduğum için, böyle güçlü bir devletin Cumhurbaşkanı olduğum için bununla şeref duyuyorum, Allah’ıma hamd ediyorum. Sizlerin de dünyanın dört bir tarafında devletimizi, Cumhurbaşkanını temsil eden Büyükelçiler olarak, başınız dik yürüdüğünüzü biliyorum. Bu vesileyle bir kez daha bağımsızlığımız, vatanımız, devletimiz için şehit olan tüm kahramanlara Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Gazilerimizi bir kez daha tazimle, minnetle, şükranla yâd ediyorum ve rabbimden kendilerine şifalar diliyorum. Burada şu hususun da altını çizmek istiyorum: 15 Temmuz, nasıl içerde hainler ile vatan âşıklarını ayırmış, ayrıştırmışsa; dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise dostlarımız ve müttefiklerimiz için de turnusol kâğıdı oldu. Bunu çok açık net gördük. Bakınız, o gece milletimiz canını hiçe sayarak demokrasiyi savunurken; on yıllardır bize insan hakları, özgürlük ve demokrasi dersi verenler zamana oynamış, bekle-gör politikası izlemişlerdir. Kara gün dostluğunu ilk anlardan itibaren ispat eden belli ülkeler dışında, dayanışma ve destek mesajları ancak darbe teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmeye başlamıştır” ifadelerini kullandı.
“FETÖ’CÜ VE PKK’LILARA SIĞINMA HAKKI ALTIN TEPSİDE SUNULUYOR”
Tiananmen Meydanında tankların önüne dikilenleri taltif yağmuruna boğanların, Kızılay meydanında, Şehitler Köprüsünde, Kazan’da ve daha birçok yerde yaşanan kahramanlık hikâyelerini görmezden geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Çıplak elleriyle tankları durduranlar, uçaklara, helikopterlere meydan okuyanlar, bu çevrelerce ademe mahkûm edilmişlerdir. Ben burada sadece empati eksikliğinden bahsetmiyorum. Çok daha vahim bir durumdan, yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan, hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Bunları da biliyoruz, kimler olduğunu da gayet biliyoruz. Maalesef aynı ikircikli tavır, darbeciler karşısında aldığımız yasal tedbirler konusunda da devam ediyor. Terör örgütleri ve onların mensupları için gösterilen hassasiyet, darbenin en büyük mağduru olan milletimizden, şehit ve gazilerimizden esirgeniyor. Gözü yaşlı çocuklar, yüreği dağlanmış analar, bir ömür gönlü buruk kalacak eşler hiçbir şekilde gündeme gelmiyor, getirilmiyor. Bizim yaşadığımız hadislerin onda birine bile maruz kalmayanların aldığı önlemler ortadayken; Anayasamıza ve uluslararası hukuka uygun olarak hayata geçirdiğimiz Olağanüstü Hâl ve diğer tedbirler, ilk günlerden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca, acımasızca eleştiriliyor. Daha da kötüsü darbeciler, FETÖ üyeleri, eli kanlı katiller, maalesef, kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta, kol kanat gerilmektedir. Sığınma hakkı, Suriyeli masumlardan, Arakanlı mazlumlardan, Afganistanlı-Afrikalı gariplerden esirgenirken, FETÖ’cü ve PKK’lı teröristlere altın tepside bunlar sunulmaktadır. Bunları sizler bizzat görev yaptığı o ülkelerde çok açık ve net görüyorsunuz. Canını kurtarmak için, bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı teröristlere sahip çıkmaktadır.”
“Dost demeye dilim varmıyor ama en azından müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında, elbette üzülüyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan FETÖ terör örgütünün mensubu ABD’de bir üniversite rektör olarak atanabiliyor. Bu ne menem iştir. Bu nasıl bir şeydir. Avrupa değerlerinin bu şekilde hırpalanmasını, bu derece ayaklar altına alınmasını açıkçası kabullenemiyoruz. Ama bu sorunlu tabloya rağmen karamsarlığa da düşmedik, düşmüyoruz. Zira yılgınlık, bezginlik ve atalet bize kesinlikle bize yakışmaz. Mermeri delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. Bugüne kadar haklı olduğumuz konularda doğruları söylemekten çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz. İnatla ve ısrarla muhataplarımıza bu meseleleri anlatmayı, varsa kafa karışıklıklarını gidermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“FETÖ’NÜN MANİPÜLASYONLARINA KARŞI, DAİMA MÜTEYAKKIZ OLACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık’tan itibaren, son 3 yılda hayata geçirilen tedbirler sayesinde, FETÖ ile mücadelede belli mesafe kaydettiklerini söyledi.
15 Temmuz’dan itibaren mücadeleyi daha da yoğunlaştırdıklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuda FETÖ ile irtibatlı olanların büyük bir bölümünü temizlediklerini belirterek, bu hainlere mali destek sağlayan kuruluşların da denetim altına alındığını belirtti.
FETÖ’nün, 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı okullarının bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlihazırda 6 ülkede bu okullar kapatıldı. (Gambiya, Azerbaycan, Libya, Ürdün, Dominik Cumhuriyeti ve Haiti) İki ülkede okullara el konuldu. (Sudan, Pakistan) Yedi ülkede ise okullar Türkiye Maarif Vakfı’na devredildi. (Gine, Somali, Çad, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon) Ayrıca, Malezya’daki FETÖ okulları terör örgütü unsurlarından arındırıldı. Bu okulların mülkiyeti ve yönetimi Malezyalı yatırımcılar tarafından devralındı. 40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25 yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele, muhakkak kolay değildir. Bu mücadele uzun zaman ve mesai alacaktır. Ama biz asla pes etmeyecek, rehavete kapılmayacağız. FETÖ’nün manipülasyonlarına ve süreci sulandırma çabalarına karşı daima müteyakkız olacağız. Adalet terazisine halel getirmeden, sapla samanı karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“FETÖ, FIRSAT BULDUĞU HER ÜLKEDE TÜRKİYE ALEYHİNE ALGI OPERASYONU YÜRÜTÜYOR”
“15 Temmuz’da devletinin ve milletinin yanında duranlar ile kurşun sıkanları elbette ayıracağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Milletimizin bağrından çıkan, Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar dünyanın dört bir ucunda ülkemizin bayrağını dalgalandıran STK’lara ve millî kuruluşlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bir avuç hain yüzünden, ne vatandaşlarımızın, ne de millî ve yerli kuruluşlarımızın zarar görmesine izin veremeyiz. FETÖ, hâlen fırsat bulduğu her ülkede Türkiye aleyhine algı operasyonu yürütüyor. Elindeki tüm imkânları ülkemizi karalamak için kullanıyor. Ülkemize düşmanlık eden kim varsa, bu milletin hasmı hangi yapı varsa, onun eteğine yapışmaktan çekinmiyorlar. Geçen yıl yaptığımız ABD ziyaretimizde bunu çok açık ve net bir şekilde gördük. Sadece Charter Schoollardan yılda 500 milyon dolar bunlar devşiriyor. Basit bir rakam değil. Ondan sonra bu belli merkezlere, belli yerlere dağıtımı yapılıyor. PKK sempatizanları, ASALA yandaşları ve FETÖ’cüler el ele, kol kola eylem yapıyorlardı. Bu ‘terör yoldaşlığı’ 15 Temmuz sonrasında ivme kazanmıştır. Her birinizin darbe girişiminden sonra ortaya koyduğu mesainin farkındayım. Her kurumumuza sızan bu yapının Dışişlerine de sirayet ettiğini, örgütle iltisaklı şahısların temizlenmesi sonrasında Dışişleri teşkilatımızın bazı sıkıntılar yaşadığını da biliyorum. Personel sayınız azalsa dahi, mücadeleyi özveriyle yürüttüğünüz için sizlere teşekkür ediyorum. Şunu bir an olsun aklınızdan çıkarmayın: Şahsım ve devletimizin tüm kurumları sizlerin yanındadır. Siz gayret gösterdikçe, bizlerden de gereken desteği her zaman göreceksiniz. İnşallah ortak gayretlerimiz neticesinde, bu belayı devletimizin ve milletimizin başından tamamen def edeceğiz.”
“SURİYE VE IRAK’TAKİ ATEŞ, TÜRKİYE’YE TAŞINMAYA ÇALIŞILIYOR”
Bugün, bir yandan FETÖ’yle cebelleşirken, diğer yandan da bölücü örgütle, DEAŞ’la ve DHKP-C’yle mücadele ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu terör örgütlerinin amacının, ülkenin inanç ve etnik köken üzerinden bir çatışmanın içine çekmek olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun farklı kesimlerini hedef aldıkları saldırılarla bu örgütlerin, Suriye ve Irak’taki ateşi Türkiye’ye taşımaya çalıştıklarının altını çizdi.
Türkiye’deki misafirleri hunharca katlederek, ülkeyi bilhassa turizm yönünden yaralamak istediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm gayretlerine, tüm pervasızlıklarına, medya, siyaset, akademi içindeki bazı kendini bilmezlerden aldıkları açık desteğe rağmen, hamdolsun şimdiye kadar bunu başaramadılar. Her terör hadisesinden sonra milletimiz daha çok kenetlendi, birbirine daha çok sarıldı. Basireti ve ferasetiyle fitne odaklarının girişimlerine prim vermedi. İnşallah bundan sonra da muvaffak olamayacaklar. Burada şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum: Birileri ısrarla, en fazla Müslümanlara zarar veren, elinde en çok Müslüman kanı olan DEAŞ’ın terörü üzerinden İslam düşmanlığı yapıyor. Ekonomik ve siyasi sorunları çözmekte başarısız olan kimi batılı siyasetçiler, adeta can simidi gibi, bu istismara sarılmış durumdadır. Bunun da etkisiyle Avrupa’da insanlarımızın ibadethanelerine, iş yerlerine, kurumlarına yönelik saldırıların arttığına şahit oluyoruz. Açık ve net söylüyorum: Bunun adı ateşle oynamaktır. Batıda yükselen ‘kültürel ırkçılık’, bu ülkelerdeki Müslüman azınlığın güvenliği hususunda endişelerimizi ciddi olarak arttırmaktadır” dedi.
“İSLAM KARŞITLIĞIYLA MÜCADELEDE, TÜRK TOPLUMU YALNIZ DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece yurt dışında yaşayan 6 milyon Türk vatandaşının selameti açısından değil, tüm dünyada barış ve huzurun idamesi için de bu çok tehlikeli olduğunu ifade etti. “Biz Solingen’de vatandaşlarını, Mölln’de 10-12 yaşındaki körpe fidanlarını ırkçılığa kurban vermiş bir ülkeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, daha birkaç yıl önce 8 evladını dönerci cinayetleri diye üzeri kapatılmaya çalışan Neonazi teröründe kaybetmiş bir milletiz. Yüreğimizi dağlayan, insanımız üzerinde derin izler yaralar bırakan böylesi vahşi saldırıların tekrar yaşanmasına izin veremeyiz. Yurt dışında yaşayan insanımız için ciddi bir güvenlik tehdidine dönüşen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı konularını, artık devletimizin öncelikli gündemine almış bulunuyoruz. İlgili tüm kurumlarımızın da bu süreci çok yakından takip etmesi gerekiyor. İslam karşıtlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadelede Türk toplumu yalnız değildir. Aynı sorunla muhatap olan diğer Müslüman toplumlar ve göçmen gruplarla el ele verip, çok geniş bir cephede birlikte mücadele etmeliyiz. Dünyanın her yerinde, ülkemize ve vatandaşlarımıza karşı, şiddeti, terörü, nefreti teşvik ve tahrik eden mihraklarla kapsamlı bir hukuk, halkla ilişkiler ve sivil toplum mücadelesini yurt dışında yürütmeliyiz” şeklinde konuştu.
“SURİYE’DE, BARIŞIN SAĞLANMASI NOKTASINDA UMUT BELİRDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılının dış politika açısından da çok yoğun bir yıl olduğunu belirtti. Sağlanan dış yardımlarla, dünyada millî gelirine oranla, en çok insani yardımda bulunan ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın en büyük mülteci nüfusuna, 3 milyon mazluma kapılarımızı açtık, ekmeğimizi, aşımızı, işimizi onlarla paylaştık. Suriye’de akan kanın durdurulması için biz seferber olduk. Dünya yaşanan acıyı sadece seyrederken, biz diplomasimizi, barışın, istikrarın ve insani değerlerin hizmetine sunduk. Biz Akdeniz’in kıyıların da Aylan bebeğin sadece orada kıyıya vurmuş cesedini kucaklamış gelen jandarmanın resmiyle ağlama fotoğrafları çektirmedik. Ümran bebekle buna benzer şeyler yapmadık. Tam aksine biz onlara nasıl elimizi uzatırız, onlarla bu acıyı nasıl paylaşabiliriz, bunun derdiyle dertlendik. Son olarak, 45 bin Suriyeli kardeşimizin Halep’ten çıkarılması için geceli-gündüzlü bir diplomasi yürüttük. 2017 yılında siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla, tarihi adımlar attık. Rusya ve İran’la Moskova’da düzenlediğimiz toplantı ve diğer görüşmelerle Astana sürecinin zeminini hazırladık. Şu an devam eden ateşkes kırılgan olmasına ve pek çok ihlalle karşılaşılmasına rağmen, çok önemli bir fırsat penceresidir. Uzun bir dönemden sonra, Suriye’de siyasi süreç aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz. 15 Temmuz hain darbe girişiminden yaklaşık 40 gün sonra Fırat Kalkanı harekâtını başlatarak DEAŞ terör örgütünü sınırlarımızdan attık. Şüphesiz şehit haberleri hepimizin yüreğini dağlıyor, ama operasyonlarımız DEAŞ’a tarihinin en büyük zayiatını verdiriyor” dedi.
“DEAŞ VE PKK’NIN, IRAK’TAN ATILMASI İÇİN ORTAK ÇABALARIMIZ DEVAM EDECEK”
“DEAŞ’a karşı kurulan uluslararası koalisyonunun bu süreçteki ataleti ise gerçekten ibretliktir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda maalesef müttefiklerimizin ve koalisyon ortaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Millî güvenliğimizi ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya kesinlikle devam edeceğiz. Öte yandan Irak’taki gelişmelere de kayıtsız kalmadık, kalmıyoruz ve kalmayacağız. Nitekim dün akşam Başbakanımız iki günlük bir seyahat için Bağdat ve Erbil’deydiler. Geniş bir heyetle orada Yüksek Düzeyli Stratejik toplantılarımızı bıraktığımız yerden üçüncüsünü yapmak suretiyle süreci yeniden başlattılar. Irak’ın, DEAŞ terör örgütüne karşı yürüttüğü askerî mücadeleyi desteklerken, Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için her türlü askerî ve diplomatik tedbiri aldık. Irak Hükûmeti ile bu süreçte, zor, ancak samimi bir diyaloğu da başlattık. Geçtiğimiz günlerde Sayın İbadi ile yaptığım telefon görüşmesi, akabinde Sayın Başbakanımızın Bağdat ve Erbil ziyaretleri, yol haritasının belirlenmesi açısından güzel bir başlangıç oldu. Irak’tan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin sökülüp atılması için ortak çabalarımız devam edecektir. Şunu bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum. Dış politikamızı, dar kurumsal ve ideolojik kalıplara, bekle görlere, acaba kim ne derlere mahkûm edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen girişimci ve vicdani diplomasi anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. ‘Önce tedbir, sonra tevekkül’ diyerek önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz. Türk-Rus ilişkileri önceki senenin uçak hadisesinden daha da güçlenerek çıkmışsa, bunda girişimci diplomasimizin rolü vardır. Sağladığımız karşılıklı güven sayesinde Büyükelçi Karlov’u menfur bir suikast ile katleden hainlerin provokasyonu başarısız oldu.”
“AFRİKA’DA, LATİN AMERİKA’DA VE ASYA’DA AÇILIM POLİTİKALARIMIZ BAŞARIYLA DEVAM EDİYOR”
İsrail ile normalleşme sürecini, beklentilerin karşılanmasıyla başarıyla tamamladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “13 yıllık bir aradan sonra Özbekistan’ı ziyaret ederek, kadim medeniyetimizin beşiklerinden biri olan Semerkant’ta ülkelerimiz arasında yeni bir sayfa açtık. Türkiye’nin diplomatik ağını, dünyanın 6. en geniş ağı olarak konumlandırdık. Afrika’da, Latin Amerika’da, Asya’da açılım politikalarımızı başarıyla devam ettiriyoruz. Dünya 5’ten büyüktür diyerek, küresel sistemin acilen onarılması ve insanlığın hizmetine sunulması için uyarılarımızı her vesileyle dile getiriyoruz. İnşallah bu ayda dört Afrika ülkesine gitmek suretiyle, tekrar Afrika’daki bu yoğunlaştırılmış ziyaretlerimize başlayacağız. Bunları yaparken de en başta TİKA olmak üzere, Kızılay, AFAD ve YTB gibi kuruluşlarımız aracılığıyla kardeş toplumlara, soydaşlarımıza, muhtaçlara sahip çıkıyoruz. İnsani kalkınma yardımlarında Amerika’nın ardından 2. sırada, bu yardımların millî gelire oranı bakımından ise ilk sıradayız. Sayısı 100’e yaklaşan ikili yatırım anlaşmalarıyla, bu alanda da dünyada 7. sırada yer alıyoruz. Dünyanın en büyük enerji kaynaklarıyla, bunların en büyük kullanıcılarının arasında bir köprü olan Türkiye, bu alanda da kendine giderek stratejik bir konum ediniyor. Ticaret ayağını oluşturmadığımız hiçbir ilişkinin sürdürülebilirliğini tesis edemeyiz. Bunun için, tüm büyükelçilerimizin, bulundukları ülkelerle ticari ilişkilerimizi geliştirmeye büyük önem vermelerini bekliyorum. Yani sizler bulunduğunuz ülkelerde adeta bu işin elinde pazarlama çantası olan elemanları olarak görev icra etmeniz lazım. Bunu biliyorsunuz Japonlar çok çok başarılı bir şekilde yaparlar. Belediye başkanıydım bizi sık sık ziyaret ederler, kendi iş adamlarını alır bize gelirlerdi. Başbakan olduğumda da öyleydi. Aynı şekilde bizim büyükelçilerimiz de bu adımları atmaları gerekir ve yoğun bir şekilde bakanlarımızın ziyaretleri buralarda netice almaya yönelik adımlar olmalı. 2017 bu bakımdan çok önemli” ifadelerini kullandı.
2017 yılında da Türkiye’yi yoğun bir dış politika gündemi beklediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta içinde Kıbrıs’ta çözüm açısından kritik önemde müzakereler yürütüleceğini dile getirdi.
“AVRUPA BİRLİĞİ, ÜLKEMİZ İÇİN HÂLEN STRATEJİK BİR TERCİH”
“Dünya 5’ten büyüktür; Avrupa da Avrupa Birliği’nden büyüktür” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa Birliği tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmemiştir. Avrupa Birliği, ülkemiz için hâlen stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı politikalarına da eyvallah demeyiz. Çabalar ancak karşılıklı olursa, adımlar iki taraflı atılırsa anlamlıdır. Geçtiğimiz yıla, özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak çıktıkları tehlikeli yolculukların son bulması için Avrupa Birliği ile yürüttüğümüz çabalar sayesinde, olumlu bir havayla girmiştik. Maalesef, bu olumlu havanın devamı gelmedi. Avrupa Birliği’nin artık göç mutabakatı bağlamındaki taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor. Olumlu gündem noktasında, Gümrük Birliğinin güncellenmesi müzakerelerine öncelik verilmesi de isabetli olacaktır. Ayrıca, Avrupa Birliği tarafından getirilen zirve önerisini de olumlu buluyorum” şeklinde konuştu.
“ABD’Yİ, GÜÇLÜ VE TEREDDÜTSÜZ BİR BİÇİMDE YANIMIZDA GÖRMEK İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “ABD ile ilişkilerimiz ise ziyadesiyle hassas bir dönemden geçiyor. Terörle mücadele karşılaştığımız sıkıntılar, Obama yönetiminin son yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda, hem siyasette tartışma konusu hâline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden gelen tehditlere karşı müttefikimiz ABD’yi, kararlı, güçlü ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump’ın 20 Ocak’ta görevi almasıyla, birlikte karşılıklı diyalogu hızlandıracağımıza inanıyorum. Bilhassa bölgesel konularda Sayın Trump ile anlayış birliğine vararak, kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum. Sözlerime son verirken, inşallah 2017 yılının ülkemiz için ekonomi, ticaret ve diplomasi alanlarında büyük sıçramalara vesile olacağına inanıyorum. Nasıl Türkiye, bir ve beraber olarak Kurtuluş Savaşını zafere taşımışsa, Allah’ın izni, hepimizin de ortak gayretleriyle İkinci İstiklal Mücadelesini de zaferle taçlandıracaktır. Bu dönemde siz Büyükelçilerimizden, omuzlarınızdaki ağır sorumluluğun bilinci içerisinde, 15 Temmuz ruhuyla hareket ederek, ülkemize karşı sergilenen küstah oyunları bozmanızı istiyorum. Ben, hafızasında 5 asırlık bir birikim olan Hariciyemize ve siz kıymetli Büyükelçilerimize güveniyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. ‘2023 Hedefleri: Millî Değerler ve Küresel Hedefler’ temasıyla yapacağınız 9. Büyükelçiler Konferansı’ndaki istişarelerin hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyor, hepinizi muhabbetle selamlıyorum.” / EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.