24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Ankara0°C

TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI ÇALIŞTAYINDA ÖNEMLİ KONULAR MASAYA YATIRILDI

Ege Üniversitesi (EÜ) Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü ile Sahipkıran Stratejik Araştırmaları Merkezi (SASAM) iş birliğinde “Türk Devletleri Teşkilatı Çalıştayı” gerçekleştirildi.

Türk Devletleri Teşkilatı Çalıştayında önemli konular masaya yatırıldı

30 Aralık 2021 Perşembe 12:05

EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Toplantı Salonu’nda düzenlenen programa, EÜ Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit, EÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Mutluer, SASAM Başkanı Mesut Emre Karaköse, Ege Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Aydın İbrahimov, Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Üstün, Dr. Öğr. Üyesi M. Fatih Sansar,  Kazakistan Dostluk Derneği Başkanı Cesurhan Taş, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı Ünver Sel, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinden Dr. Fatih Kocaoğlu katıldı. Azerbaycan ve Moldova Eski Büyükelçisi Hulusi Kılıç,   TÜRPAV Milli Politikalar Enstitüsünden Prof. Dr. Suat Kolukırık, Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (TÜRPAV) Başkan Yardımcısı Dr. Sinan Demirtürk ve Statejist Dr. Rafet Köksal ise çevrimiçi olarak yer aldı.
Çalıştayın sabah oturumu, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nadim Macit’in moderatörlüğünde yapıldı.  Oturumda Teşkilatın Tarihî Zemini”, “Teşkilâtın Coğrafî ve Jeopolitik Konumu”, “Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Teşkilât”, “İktisadî Coğrafya Çerçevesinde Teşkilât”, “Güvenlik Politikaları Çerçevesinde Dinsel Alan”, “Sorunlar-Açmazlar” konuları ele alındı. SASAM Başkanı Mesut Emre Karaköse’nin moderatörlüğünü üstlendiği ikinci oturumda ise “Bölgesel Yaklaşımlar”, “Rusya, ABD, Çin ve İran Etkisi”, “Güç Odağı Olma Potansiyeli”, “Oyun Kurma Yaklaşımı”, “İmkânlar – Fırsatlar”, “Yol Haritası İçin Öneriler” konularında alanında uzman konuşmacılar sunumlar gerçekleştirdi.
“Türk Birliği ideali için Enstitüler ve araştırma merkezlerinin önemi büyüktür”
Çalıştayın açılışında konuşan Prof. Dr. Nadim Macit, “Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü altı birimden oluşan 1992’de kurulmuş bir kurumdur. Özelliği lisansüstü eğitim veriyor olmasıdır. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsünün en önemli özelliği bölgesel çalışmalar yapmasıdır. Uzun süredir burada Türk Dünyası’na ilişkin ekonomik, sosyal, siyasal alanlardan idari ve kurumsal yapılarına, edebiyattan sanata, dil ve lehçelerinden farklı alanlara yönelik akademik çalışmalar yapılıyor. Türk Devletleri Teşkilatı’na baktığımız zaman bir sosyal tabakalaşmanın olduğunu görüyoruz. Sosyal tabakalaşma yeni adımlarla giderek genişlemektedir. 1990’larda Türk Dünyası ile ilişkiler dil ve tarih çerçevesinde tanımlanmasına karşın, bugün baktığımızda Türk Dünyası’na yönelik ticaretten ulaşıma, medyadan sanata, taşımacılıktan turizme ve sosyal kurumlara kadar her alanda kararlar alındığını görüyoruz. Bu kararların uygulanmasında enstitü ve araştırma merkezlerinin rolü çok önemlidir. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü olarak, Türk Devletleri Teşkilatı’nın çalışmalarına destek olmaya talibiz” dedi.
“Arap Birliği var, neden Türk Birliği olmasın?”
Çalıştaya çevrimiçi olarak katılan Eski Büyükelçi Hulusi Kılıç, Türk Devletleri Teşkilatı’nın isim değişikliğinin önemli olduğunu ve Türk Devletleri’nin de Avrupa Birliği, Arap Birliği gibi bir Türk Birliği’ne sahip olabileceğini “Arap Birliği var, Avrupa Birliği var, neden Türk Birliği olmasın?” sözleriyle vurguladı. Hulusi Kılıç “Türk Dünyası dört gruptan oluşuyor. Bağımsız Devletler, Özerk Türk Cumhuriyetleri, Türk Azınlıkları ve Batı Ülkelerinde Yaşayan Türkler diye sınıflandırabiliriz” dedi. 
“Güç odağı olma ihtimalimiz artacak”
Başkan Karaköse, “100 yıl önce imkânsız gibi görünen şeyler mücadelelerle, bedel ödenerek gerçek oldu. Türk Devletleri bağımsız oldu. 80 yıllık SSCB gözetimine rağmen Türk Devletleri Teşkilatı olarak bir araya gelmemiz çok önemli bir gelişmedir. Zaman içinde bu birliktelik çeşitli aşamalarla ilerledikten sonra güç odağı olma ihtimalimiz artacak” diye konuştu. 
Türk Dünyası’nın kimlik ve kültür yapısından bahseden Prof. Dr. Suat Kolukırık, “Türk Dünyası’nın sosyolojisine baktığımız zaman dili, dini, tarihi, toplumsal özelliklerimizin; Türk Dünyası’nın karakteristik yapısı ve coğrafyamızın da disiplin birlikteliği sunduğunu açık yüreklilikle söylemem gerekiyor. Türk Dünyası’nın alt ve kültürel olarak siyasi alanın ötesinde bir birliktelik süreci içerisinde olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla fırsatlarımızın ve imkânlarımızın farklı bir olduğu bir alan içerisindeyiz. Tarih bize bir entegrasyon, yurt dışı büyümesi için de fırsat ve imkanlar sunuyor” diye konuştu. 
Türk Devletleri Teşkilatı’nın oluşmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Dr. Mustafa Mutluer, “Birlik içinde hareket etmemiz oldukça kıymetli. Bu teşkilatın oluşması memnuniyet verici. Nitekim ABD’nin Kafkasya’da etkinliği özellikle ekonomik konularda devam ediyor. Avrupa Birliği gayrisafi milli hasılatları ve şu anki gücüyle bölgede etkin konumda. Rusya da bölgede dikkat edilmesi gereken bir ülke. Son olarak Türkiye ve İran da Kafkasya’da bölgesel bir güç olarak ortaya çıkıyor” dedi. Türk Devletleri Teşkilatının 2040 vizyonundan bahseden Mutluer, 121 maddeden 45 maddenin ekonomi ile ilgili olduğunu belirterek, teşkilatın öncelikli amacının ekonomik iş birliği ve entegrasyon olduğunu belirtti. 
Prof. Dr. Aydın İbrahimov, Sovyet döneminde, Azerbaycan ve diğer Türk topluluklarının Türkiye'ye olan hasretini yaşanmış örnekleri ile anlatarak, ortak bir gelecek için edebiyat ve sanatın öneminden bahsetti. Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı'nın Rusya, Çin ve Batılı güç dengeleri arasında var olabilmesinin bu güç merkezleri ile ilişkilerini iyi yürütmesiyle mümkün olabileceğini belirtti. 
Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Üstün, Türk kimliğinin tarihsel sürecini ele aldıktan sonra, Teşkilatın faaliyetlerinin önemli olduğunu fakat devamlılıklar ve kırılmalara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. 
Dr. Öğretim Üyesi M. Fatih Sansar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 8. zirvesi sonuç bildirgesi ve 2040 vizyon belgesini değerlendirerek, bu kararların hayata geçirilmesinin önemli olduğunu, üye ve gözlemci devletlerin teşkilatın hedeflerini uygulamada göstereceği “güçlü irade”nin önemini vurguladı ve “Şayet bu hedefler başarılır ise 21. asrın Türk asrı olabileceğini” belirtti. 
Dr. Fatih Kocaoğlu ise, dünyada ulusal güç merkezlerinin olduğunu, Türk Dünyası’nın da Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında ulusal merkezli bölgesel bir güç olabileceğini aksi halde Türk Dünyası’nın diğer güç merkezlerinin himayesi altında kalarak kaybolup gideceklerini belirtti. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.