Ramazan ayının oruç tutma, ibadet etmenin yanı sıra yalan söylememe, gıybet etmeme gibi kişinin nefis terbiyesini ve ruhsal arınmayı beraberinde getirdiğine dikkat çeken Psikiyatrist Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, “İslam dünyası ve oruca bu açıdan bakan Müslümanlar için oruç bir arınma vesilesi yani bir nevi manevi detokstur” dedi. Yeşildal, Ramazan’ın ailede ve toplumdaki birleştirici rolüne dikkat çekti.
Üsküdar NPİSTANBUL Beyin Hastanesinden Psikiyatrist Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, Ramazana sayılı günler kala oruç tutmanın ruh sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Niyet ederseniz beyni programlarsınız
Psikolojik olarak değerlendirildiğinde niyet etmenin oruç tutmadaki en büyük motivasyon kaynağı olduğunu belirten Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, şunları söyledi:
“Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi isimli bir piramidi vardır. Bu piramidin en altında yeme içme vardır. Bir bebek de dünyaya geldiği zaman ilk yemek yemek ister. Yemek yiyemediğimizde su içemediğimizde ölürüz. Yaşamla bağdaşan bir şey değildir. Ama şöyle bir şey bir manevi güç, bir inanç var. Manevi güç olan Allah insana emrediyor ve insan sırf bu ruhaniyet için yaklaşık 16-17 saat aç ve susuz kalabiliyor. Normalde öğlen vakti karnı zil çalan, akşama doğru midesi kazınan, su içemeyen, yaz ortasında sürekli terleyen iş yapan, elinde su şişesiyle gezen insanlar Ramazan ayıyla beraber bu yeme içme faaliyetlerine son veriyorlar.
Şimdi bunu nasıl başarmak mümkün? Psikolojik açıdan en önemli şey niyet etmek, İslam dinindeki ibadetlerde niyet etmenin çok önemli rolü var. Peygamber efendimizin de ‘Ameller niyetlere göredir’ diye bir hadisi var. Niyet çok önemli, niyet ettiğimiz zaman ‘Ben bu Ramazan ayında oruç tutacağım’ derken önceden beynimizi programlamış oluyoruz. Böylece beyin ona göre yeme içme saatlerini birkaç gün içerisinde revize edebiliyor. Bu çok ilginç bir şey, mutlaka herkes bir benzerini yaşamıştır. Sabah 4-5 uçağına yetişmemiz gerekiyor.
Uykusuzsunuz uyuyacaksınız, eğer o uçak sizin için çok önemliyse yetişmeniz gerekiyorsa sabah telefonunuzun alarmı çalmadan uyanırsınız. Neden çünkü niyet edersiniz, beyninizi programlarsınız ve beyniniz rutin dışında bugün o programa göre hareket eder. Oruçtaki niyet de böyle bir şey. Buna ayak uydurabilmek için birkaç günün geçmesi gerekiyor.”
Oruç manevi detokstur
Oruç tutmanın ruh sağlığı üzerinde de çok önemli etkileri olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, “Gündüz saatlerinde yemek yememe, su içmeme, cinsel ilişkide bulunmama, yalan söylememe, gıybet etmeme gibi şartları var oruçta. Bu aynı zamanda bir nefis terbiyesini ve bir ruhsal arınmayı da beraberinde getiriyor. Günümüzde modern toplumda çok yaygın bir diyet ya da detoks uygulaması var. Kişiler ruhsal açıdan gün içerisindeki stresten arınabilmek için mesela yeme orucuna girerler, su orucuna girerler. Ya da daha değişik içeceklerle detoks yaparak hem bedenlerini hem de ruhlarını arındırmaya çalışırlar. İşte tam bu nedenlerle İslam dünyası ve oruca bu açıdan bakan Müslümanlar için oruç bir arınma vesilesi yani bir nevi manevi detokstur” dedi.
Allah için yapılan detoks huzur veriyor
Bu manevi detoksun modern detoksa göre pozitif bir kazancı olduğunu da ifade eden Yeşildal, “Bu detoks Allah için yaptığın için huzur veriyor. Tek başına dolaşım ve sindirim sistemini yavaşlatıp onları rölantiye almakla yetinmiyoruz, burada insanoğlu bir de üst irade, külli irade için bir şey yaptığı için bunun tatmin ve huzurunu yaşıyor. Ve şöyle bir şey getiriyor: Eğer ben bunu yapabildiysem Allah istedi diye 30 gün boyunca bu yazın sıcağında bunu yapabiliyorsam diğer başka şeylerden de uzaklaşmam mümkün inancını diri ve sağlıklı tutuyor” diye konuştu.
İftar sofraları kaynaşmayı artırıyor
Ramazan ayının aile ve sosyal hayat üzerinde de birçok olumlu katkısı olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Uzm. Dr. Mahir Yeşildal, “Ramazan ayı kişisel açıdan bir detoks imkânı sağlıyor. Aile açısından düşünüldüğünde annenin ve babanın çalıştığı, çocuğun okula gittiği bir evde aile bir türlü akşam yemeklerinde bir araya gelemiyor. Sohbet edemiyor, cep telefonlarının ya da tablet bilgisayarların kullanıldığı günümüzde birbirinin yüzünü göremeyen aile üyeleri Ramazanda belli bir saatte aynı sofrada bir araya gelme imkânı buluyor. Bu ailenin iç dinamiğine de iyi gelen bir şey. Yıl boyunca birbirinden uzak kalan aileler, akrabalar buluşma olanağı yaratıyor. Yakınlarını iftara çağırıyorlar ya da kendileri akrabalarına iftara gidiyorlar. Bu anlamda sosyal kaynaşma da artıyor. Ramazanda yardım etme imkânı da doğuyor. Zekâtlar genelde Ramazanda verilir, fitre ve sadaka nedeniyle sosyal dayanışma ve yardımlaşma ortaya çıkıyor” diye konuştu. // EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.